Değerli çalışma arkadaşlarım,

30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlamak amacıyla Büyükelçiliğimizde toplanmış bulunuyoruz.

Başta Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aziz milletimizin bu tarihi zaferi kazanmasına öncülük edenleri, kahraman Meclisimizin tüm üyelerini, şanlı ordumuzun tüm neferlerini rahmetle yâd ediyorum.

Yüzlerce yıllık yurdumuzu parçalama ve işgal etme girişimi karşısında gösterilen, dünyayı şaşkına çeviren, hayran bırakan ve tüm mazlum milletlere cesaret veren İstiklal Harbi’miz, özgürlüğün ve bağımsızlığın Türk milletinin kaderi olduğunu unutan emperyalistlere tarih boyunca hatırlayacakları bir ders vermiştir.

Aziz milletimiz şahlanarak vatanına göz dikenleri alaşağı etmiş, yüzyıllardır kendi menfaatleri uğruna dünyanın mazlum halklarına tarifsiz acılar çektiren sömürgeci güçleri ve içerdeki işbirlikçilerini ezip geçmiştir.

Türk milletinin istiklalini yine milletin kendi azim ve kararının kurtaracağı’ inancıyla savaşan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının önderliğinde, vatanı için tereddütsüz ölüme koşan askerlerimizin Büyük Taarruz’da kazandığı kesin zafer, vatanımıza göz diken açgözlü milletlerin hayallerini tuz buz etmiştir.

“Ezelden beri hür yaşamış” milletimiz, “benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var” diye bağırmış, yedi düvele cesaretle karşı durmuş ve daima karşı duracağını öğretmiştir.

Aziz ve onurlu milletimizin, eşi az görülür bir yokluk içindeyken, işgalcilerle, işbirlikçilerle, sefaletle, tarif edilmez fedakârlıklar göstererek, kanla, terle, imanla yürüttüğü mücadelenin anıları, nesiller sonra hala hatırlarımızda tazedir. Böyle bir milleti boyunduruk altına almaya, böyle bir devletin hükümranlığını ezmeye kabil dünyevi bir güç yoktur!

İstiklal Harbi’mizden 94 yıl sonra, 15 Temmuz gecesi hain darbe girişimi karşısında tek yürek olup dimdik duran, canını kanını feda ederek vatanını ve egemenliğini bir kez daha koruyan yüce milletimiz, karakterine işlemiş onurlu mertlikten hiçbir şey kaybetmediğini göstermiştir.

Bizlere düşen, bu fedakârca mücadeleyi verenlere ve Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya milletleri arasındaki şerefli yerini almasını sağlayanlara karşı sorumluluğumuzun bilinciyle, yüce milletimizin ve büyük devletimizin gücünü, itibarını ve şanını daha da ileriye götürmek için canla başla çalışmaktır.

Birlik ve dayanışma içinde, aynı kararlılıkla, ülkemize, istiklalimize, demokrasimize, birliğimize ve istikbalimize sahip çıkacağımıza inancım tamdır.

Sözlerime son verirken, İstiklal Harbimizden bu güne vatanları uğruna canlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmet ve şükranla bir kez daha anıyor, aziz hatıralarının önünde saygıyla eğildiğimi belirtmek istiyorum.