Çin-Türkiye
Enerji Diyaloğu Forumu’nun Değerli Katılımcıları, Saygıdeğer Konuklar,

-Sizlerle bu video mesaj
aracılığıyla bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyorum.

-Öncelikle, bu değerli
organizasyonun gerçekleştirilmesinde emeği geçen kurumlara ve evsahipliği yapan
İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne en içten tebrik ve teşekkürlerimi sunarım.

-Bu önemli etkinliğin, Türkiye
ile Çin arasındaki enerji işbirliği imkanlarına yeni ufuklar sunacağından
eminim.

Kıymetli Misafirler,

-Dünya genelinde artan nüfus
ve hızlı sanayileşme, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesini ve
sürdürülebilir enerji arzını stratejik bir zorunluluk haline getirmiştir.

-Enerji kaynaklarının
çeşitlendirilmesi, sürdürülebilir ekonomik büyüme için vazgeçilmez
niteliktedir.

- Bu husus, hızla
gelişmekte olan ülkelerimiz için daha da büyük önem taşımaktadır.

-Zira son 20 yılda,
elektrik ve doğalgaz talep artışında Çin ve Türkiye dünyada ilk iki sırada
gelmektedir.

-Türkiye, rol aldığı enerji
projeleriyle bölgesinde ve dünyada enerji güvenliğine kaydadeğer katkılar
sağlamaktadır.

-Ülkemiz, uluslararası
doğalgaz ve petrol boru projelerini hayata geçirmiş ya da bu süreçlere öncülük
etmiştir. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı (BTC), Güney Kafkasya Doğal
Gaz Boru Hattı (SCP), Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) Doğal Gaz Boru Hattı,
Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonnektörü (ITG), Trans Anadolu Doğal Gaz
Boru Hattı (TANAP) ve TürkAkım, bu kapsamdaki önemli adımlardır.

-Nükleer enerji, enerji
kaynaklarının çeşitlendirilmesine yönelik politikamızın bir diğer ayağını
teşkil etmektedir.

-27 Nisan 2023 tarihinde Mersin Akkuyu Santrali’ne ilk nükleer yakıt
teslimatını gerçekleştirdik.

-Toplam dört reaktörden oluşan Akkuyu
Santrali’nin ilk reaktörünün önümüzdeki yıl faaliyete geçmesi
bekleniyor.

-Mersin Akkuyu’nun
yanısıra, anlaşma müzakereleri devam eden Sinop Nükleer Santrali tamamlandığında,
Türkiye’nin enerji ihtiyacının neredeyse yüzde 10’nu nükleer enerji ile
karşılanmış olacak.

-Akkuyu ve Sinop'a ilaveten,
Trakya bölgesinde üçüncü bir nükleer santralin inşasına başlamayı öngörüyoruz.

-Türkiye-Çin ilişkilerinde önemli bir yer tutan
enerji işbirliğini, sözkonusu üçüncü nükleer santralin inşasına dair tesis
edilecek ortaklıkla daha ileri seviyelere taşımayı arzu ediyoruz.

-Çin’in Türkiye’deki en
büyük doğrudan yatırımı olan Adana Hunutlu Termik Santrali’nin yanı sıra, üçüncü
nükleer santralin inşasında da yapacağımız işbirliği, ilişkilerimizi on yıllara
yayılacak bir şekilde güçlendirecektir.

- Bu aynı zamanda,
ikili münasebetlerin genişletilmesi ve derinleştirilmesi yönünde iki ülke Cumhurbaşkanları
tarafından da teyit edilen güçlü iradenin somut bir yansımasını teşkil
edecektir.

Saygıdeğer
Katılımcılar,

-Türkiye ve Çin, yenilenebilir
enerjiye geçişte de benzer politikaları hayata geçirmektedir.

-Çin, 2060 yılına kadar “karbon
nötr” hedefine ulaşmayı amaçlamaktadır.

-Ülkemiz de, Paris Anlaşması
uyarınca 2053 yılına kadar “net sıfır emisyon”a ulaşmayı hedeflemektedir.

-Dünyanın en büyük enerji
tüketicisi olan Çin’in, temiz enerji alanındaki çalışmalarını ve karbon
salınımının azaltılmasına yönelik aktif çabalarını takdirle izliyoruz.

-Çin, rüzgâr, güneş ve
hidroelektrik alanlarında yenilebilir enerjideki payını kararlı bir şekilde
arttırmaktadır.

-OECD içinde en hızlı büyüyen
ikinci, G20 ülkeleri arasında ise üçüncü ülke olan Türkiye de, yenilenebilir
enerjide Avrupa'nın 5'inci, dünyanın ise 12'nci büyük kurulu gücüne sahiptir.

-Şu anda yaklaşık 103 Gigawatt
düzeyinde olan toplam kurulu gücümüzün %55'i, yenilenebilir kaynaklardan
sağlanmaktadır.

-Türkiye, Akdeniz Bölgesi’ndeki
güneş enerjisi, Ege ve Marmara kıyılarındaki rüzgâr tribünleri ve Fırat ile
Dicle Nehirleri üzerindeki hidroelektrik barajlarıyla yenilebilir enerjide öncü
ülkeler arasında yer almaktadır.

-Hidrojen de,
önümüzdeki yıllarda temiz enerjiye geçişte önemli fırsatlar sunacaktır.

Saygıdeğer Katılımcılar,

-Temiz enerjiye geçiş, artık
ülkeler için bir seçimden ziyade, gelecek nesillere daha iyi bir gelecek
bırakmak için üstlenilmesi gereken ortak bir sorumluluk haline gelmiştir.

-Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinde, sadece karbon emisyonlarını
azaltmakla kalmamalıyız.

-Çevrenin korunmasına katkı sağlamanın yanı sıra, istihdam ve ekonomik
büyüme de yaratacak temiz enerji projelerine yatırım yapmalıyız.

-Türkiye ve Çin arasında
her alanda gelişen ilişkilere paralel olarak, bu alanda da kurulacak
ortaklıkların, bölgesel ve küresel düzeylerde olumlu etkileri olacaktır.

-Sözlerime son
verirken, kamu ve özel sektör temsilcilerini bir araya getiren bu önemli
Forum’un düzenleyicilerine, katılımcılarına ve konuşmacılarına bir kez daha en
içten teşekkürlerimi sunuyorum.